
Görünmezlerdeki Psikiyatrin Faruk bey.
Aslında gerçek adım Haluk, ama bana faruk diyolar.
Faruk He.. FARUK.. kariyerimde uzuun yıllar kat ettikten sonra, Bana bu lakab'ı taktılar. Ama bu lakap üstüme cuk diye bi isim olarak oturdu,
Ben Evlilik psikiyatriniydim, yani hangi tarafın haklı olduğunu hemen
anlıyordum. Zira faruk haklıyla, haksızı ayırt etmekte iyi olan kişiye denir. Sonra sadece hastalarla ilgilenen psikiyatrin oldum, o başka hikâye.
Psikologlukla uğraşmamın nedeni, karım bana sürekli ''Sen delisin'' Diyodu, Lan deli deme Hasta de hastaaa. Bi psikoloğa gittim bana paranoyak tanısı koydular. Sensin lan paranayok !
Aslında hoşumuda gitti bu meslek, insanların hayat hikâyelerini dinliyordum, bundan'da acayip haz alıyordum. Evlilik psikiyatrini olmamın nedenide, karımla iyi geçinemem.
Hep benim arkamdan bişeyler çeviriyodu, geçenlerde ben televizyonda maç izlerken '' Ne keyif alıyosun bu maçdan bilmem 11 kişi bi topun etrafında koşuyo sende deli gibi bunu izliyosun '' Dedi, zaten önceden belliydi benim arkamdan bişeyler çevirdiği. Bana deli deyince onun suratına durdum baktım, e tabi haliyle korktu, SIKIYOSA KORKMASIN. Sonra televizyonu kapatıp yatak odasına gidip yattım. Artık arkamdan bişeyler çeviremiyo, şimdi burda olsa bana yine ''DELİ'' Derdi Orospu !
Sofradaydık canım karım bana en sevdiğim yemeği yani pilav üstü et yapmıştı, bana halukcum tuzu uzatırmısın dedi, SEN KİMSİN LAN BENDEN TUZ İSTİYOSUN Aldım ekmek bıçağını, başladım buna sokmaya. Elim yüzüm kanlar içinde kalmıştı, sonra onun cesedinin başında saatlerce ağladım durdum. Karımı çok seviyodum, Onu hala yatağımın altında saklıyorum.
Bazen işten gelince onunla konuşup, bi kafamı dağıtıyorum.
O Benim Ölü'm..
6 yorum:
Sevgili arkadaşım ellerine sağlık...
Hiç bir zaman delileri dinlemedik göz göze gelmek bile istemedik ne zaman görsek köşe bucak kaçtık...
Delilerede insan olduklarını hatırlatmak için bu bir çözüm olabilir...
Kesinlikle, ''Deli'' ne kadar itici '' Hasta de hastaaa ''.
Sanki onlar insan değilmiş gibi muamele görüyolar, Ve bence bi hastaya deli denmesi ve hastanın kişisel, adaleti bende biraz bu adalete inanıyorum, sonuçta insanların yarasına basmak hatta daha beteri bir yarada, kendisi açmak, bu gibi sonuçlar doğurabilir.
Sessizliğin sesi, gürültü içinde kalman dileğiyle, Var ol.
hep anlattığım bir hikayedir konu delilikten açılınca.bir gün yanıma, bir bar taburesine bir adam oturdu.Muhabbet etmeye başladık.Bir yandan da iciyorduk.Lenin'den girdik Mark'tan çıktık.Ama nasıl derin bir muhabbet...Ne carlik Rusya'si kaldi konusulmayan ne Istanbul trafigi...Her problemede mantıklı çözümleri vardı üstadın ( bu adını bilmediğimden ve sorup kendimi yormak istemediğimden muhabbet sırasında adama hitab şeklimdi aynı zamanda.) Tam vedalaşıyorduk ki saçma sapan bağarmaya başladı.Anlam veremedim.Daha doğrusu gereksiz bir şekilde derin anlamlar yükledim.(vedalaşmaya bile isyanı var demek ki gibi saçma sapan şeyler işte...) Yanıma biri geldi ve ''Kusura bakma rahatsız ettiyse fena halde akli dengesi bozuktur.Hangi ara masadan kalktığını anlayamadık'' dedi.işte o an bütün fikirlerim değişti delilerle ilgili...
Zaten, çoğu hasta fazla zekadan dolayı öyle oluyorlar.
Zihin o kadar çok zekiliği kaldıramadığı için, bi noktadan sonra çöküyor.
En büyük örnekte Otistik-biz-ler.
Konuyla ilgili, daha fazla merakı olanları varsada, Thomas more'un Deliliğe övgü kitabını tavsiye ederim.
Örnek için teşekkürler bora.
Var ol.
hikayeni çok begendim.
buarada Deliliğe Övgü kitabı Thomas More'un degil erasmus'un.
Thomas More'un kitapla tek alakası Erasmus'un kitabı Thomas More'a adamasıdır...
He, doğru Nil.
Thomas More, değildi.
Aklımda, Thomas More yazdı diye kalmış.
More, yunanistan yakınlarında
Bir ada da yaşayan, Hasta topluluğuna deniliyormuş, Hatta bir ara More yani ingilizcede Çoğul Olarak kullanılan, ordan geldiğini düşünmüştüm.
Düzeltme için sağol.
Yorum Gönder