Vapura biner binmez gözüme çarptı.
Olduğum yere çivilendim, arkamda bekleyen insanlar ters ters baktığından ilerlerdim.
Ve kendime uygun bir yer buldum.
Sabırsızlık içinde bir daha görmek istiyordum o güzelliği.
İnsanların arasından, onu bakmaya çalıştım.
Sonra farkında olmadan, istem dışı ayağı kalktım.
Kendime hayret ettim, ayaklarım nasıl bir oyun oynuyordu bana.
Yürümeye başladı ayaklarım, onun yüzünü görebileceğim bir yere kadar, ve pozisyonumu aldım.
Direkt olarak ona bakıyordu gözlerim.
Öyle bir güzellikdeydi ki, sanırım hiç bir şiir onu anlatamazdı.
Hiç bir sözcük betimleyemezdi böyle güzelliği.
Denizi seyrediyordu, göz kapakları sonuna kadar açılmış, meraklıydı, ve korkuyordu dalgalardan.
Dalgalar birbirinin üzerinden atlarken, gözleri kocaman açılmış onları izliyordu.
Ben sadece kendimden geçmiş ona bakıyordum.
Ve ona bakarken bütün hazları alıyordum, zaferi, coşkuyu, sarhoşluğu, yenilgiyi.
Kendi kendime 'Ne kadar güzel, ne kadar güzel' diyordum.
Onun hipnotize eden güzelliği, ne kadar çirkin olduğumu hatırlattı bana.
'Sen ise ne kadar çirkinsin' dedim kendi kendime.
Bir yandan ona bakarak kendime hakaretler, küfürler ediyordum.
Ala bildiğine karanlık, kara bir geceydi.
Fakat hiç bir gölge engelleyemezdi onu görmemi.
Şehirin ışığı dalgalara, dalgalardan gözlerine yansıyordu.
Gözlerinin için de minnacık bir parıltıydı, elmas gibi!
Cesaretimi toplayıp onun yanına oturmalıydım.
Kaşım gözüm benden bağımsız oynuyordu.
Bütün bedenim kaskatı kesilmişti.
Kirpiklerim birbirine çarparak gözlerimi acıtıyordu.
Ve sonra birden bire, 'Bayan, üşüyorum, kolunuza girebilir miyim?' dedim, kendi kendime küfür ettim sonra.
Bana döndürdü dalgalardan korkan iri gözlerini, gülümsedi.
'Olur' dedi minnacık sesiyle.
Elim ayağıma dolandı, ne yapıcağımı bilemedim, süratle yanına oturup koluna girdim.
Bu sefer iri gözleri gülümseyerek korkuyordu dalgalardan.
Bense heyecanlıydım, avuçlarım terliyordu, miğdem bulanmıştı, dalga sesleri başımı ağrıtıyordu, gözlerim sağa sola dönüyordu, bir deli gibi anlamsız anlamsız bakıyordum çevremdekilere.
Yüzüm domates gibi kırmızı olmuştu, kıyafetlerim bana dar geliyordu, koskoca vapur beni sıkıştırmaya çalışıyordu, nefesim hızlanmıştı.
Ve sonra nefesimi düzelttim o duymasın diye.
Fakat duymuştu nefesimin hızını, camdan bakarak kocaman gülümsedi ses çıkarmadan. Elimi tuttu.
İçimde karınca sürüleri gezdi o anda.
Yanağımı yanağına dayadım, ikimizde sıcacıktık.
Gözlerimiz iri bir şekilde, denizi seyrediyorduk, dalgalardan korkarak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder