8 Şubat 2010 Pazartesi

İki

Bütün iş yerinde ki en rahat koltuk onundu. Boynunu kıtlattı ismet, sonra teker teker parmaklarını, oturmaktan yorulan ayaklarını
baldırına doğru çekti, acı gibi birşey hissetti, ama keyif aldı bu rahatlatan acıdan.
Utangaç utangaç sırıtıp tavana bakarak, karısına ne hediye alacağını düşünüyordu, bir iki hediye geçti aklından...
”Bir değil bin hediye feda olsun bir tanemee...” diyerek boynunu kaşıdı.

O sırada başka bir adam kayıyordu karısına, ”yüzük parmağınla kayışımı okşa” dedi adam homurdanarak, sonra bir kahkaha attı ardından.
Karısı öptü adamı boynundan, dediğini yaptı...

İsmetin önüne evraklar geldi, hiç oflamadan doğruldu rahat koltuğunda, evrakları incelemeye başladı,
karısını pirensesler gibi yaşatmak için zevkle okudu her harfi.

O sırada ”Ihhhhh” diye bir ses yükseldi, adam bir yudum aldı şaraptan, yüzü ekşidi.
Karısı sakalını sildi adamın, ”Hadi bebeğim yorulmazsın sen” diyerek gülümsedi,
”Kocan mı sandın beni?” dedi, gülüştüler.
Yataktan halıya indiler, kocasıyla birlikte seçip beğenip aldıkları halıda ateşli tavşanlar gibi düzüşmeye devam ettiler.
Adam hayatında bozguna uğradığı her anın intikimını alır gibi düzüşüyordu kadınla, kadının da hoşuna gidiyordu bu durum.

Kafasını kaşıdı ismet, ”Bitti” dedi, hemen ceketinin iç cebine attı elini, telefonuyla yardımcısına karısına alacağı hediye için talimat verdi.
Karısının hediyeyi görünce yüzünde oluşacağı ifadeyi hayal etti zihninde, ”Ha” diye gülecek gibi oldu, ağzını kapattı eliyle, gözleri parladı.

İki etin birbirine çarpma sesi, duvarlara çarpıp geri dönüyordu odanın içinde.
Adam uzun bir çığlık attı, karısının saçını çekip kendine doğru eğdi, öptü dudağından.
Çıkardı kayışını ve boşaldı kadının dört bir yanına, götünden damla damla döl akıyordu halıya, olduğu yere yığıldı kadın,
elleriyle mayhoşca dağınık saçlarını geriye attı, ”Bebeğiiim”, ”Bebeğiiiimm” diye sayıkladı nefes nefese.
Adam bir öpücük kondurdu kadının boynuna, pantolununu giydi hızlıca, koşar adımlarla kapıdan dışarı çıktı.
Kadın yerde nefes nefese, rujunun yarısını adamın kayışında unutmuş sırıtıyordu...

İsmet açtı kapıyı elinde hediye ile, gözüne dökülmüş şarap kadehleri ve çıplak karısı çarptı, gözleri kocaman oldu aniden.
Önce hediye alacağımı öğrendi o da bana süpriz yapıyor diye düşündü, iyi de nereden öğrendi? dedi hızlıca, sonra yeni duş aldı herhalde dedi
binlerce düşünce geçti aklından bir iki saniyede. Karısı telaşla fırladı yerinden saçları dalgalanarak tuvalete koştu, kiltledi kapıyı,
peşinden koştu ismet, ”Hayatım neyin vaar?” diyerek yumrukladı kapıyı, ses gelmedi, devam etti yumruklamaya.
Ardından biri onun ismini söylemiş gibi arkasına döndü hızlıca, ilerledi, odadan içeri girdi, iki tane şarap kadehi vardı, elleri titriyordu ismetin, gözü halıda ki parlaklığa çarptı
uzun uzun baktı halıda ki döllere, odada ki ter kokusu ciğerlerini yaktı olduğu yere yığıldı ismet, hemen kalktı ardından, avına koşan kaplan gibi koştu tuvaletin kapısına doğru, kapının üzerine atlayıp
kırdı kapıyı, kafası musluğa çarptı, korkunç bir çığlık attı karısı götünde ki dölleri temizlemeye çalışırken, kan sızıyordu ismetin kafasından. belinden yere düşen silahına uzandı, aldı silahı, karısı koşarak çıkmaya çalıştı odadan.
Daha demin birbirine çarpan et seslerini yankılayan duvar silah sesini yankıladı bu sefer.
Kadın vurulduğunu sanıp dondu olduğu yerde, arkasını döndü, kocasının omzundan kan akıyordu hızlıca, ismet kalbine sıkmaya çalışıp başaramamıştı, omzuyla kalbinin ortasından vurmuştu kendini.
Kadın kocasına bakarak dondu heykel gibi, sonra koştu kocasına doğru, ismet anlamsızca boşluğa bakıyordu, nefesi yavaşlamıştı.
Kafasını karısına çevirdi yavaşca, gözünden bir damla yaş aktı, mermere doğru inen yaşı izledi kadın, yavaşça düştü yere, kafasını çevirdi başka bir yöne.
sürünerek kocasına ilerledi, titrek elini kurşun yarasının üstüne koydu ağlayarak, kocasının yanına uzandı, sarıldı ona, göz yaşları ismetin göğsüne düştü damla damla, göz yaşları kurşundan bile çok acıtıyordu ismeti.
”Seni çok seviyorum” dedi ismet son gücüyle, daha çok ağlamaya başladı kadın, ”Şşş ağlama, ben seni affettim” dedi ismet, ardından gözlerini yumdu karanlığa.
Kadın avcuna aldı silahı kanlı eliyle, kuşkusuzca kendi kafasına dayadı, çekti tetiği...
Birbirinin üzerin de iki boş kovan, birbirinin üzerinde iki dolu yürek.
Kan, döl ve gözyaşı birbirine karıştı...